Bu yazı Deniz Magazin dergisi Ocak-Şubat 2001 sayısında yayınlandığı gibidir. Fotoğraflar değişiktir.
El Değmemiş bir Güzellik ; BURMA
Hiç hesapta olmayan, tamamen tesadüflere dayalı dalış gezimizin Burma-
Liveaboard şekline dönüşmesi aslında kendi başına bir yazı konusu..
Haluk Akbatur-Nazmi Kural-Ferda Büyükbaykal üçlüsü Antalya’daki Turkdive
Balosunda, iki hafta sonra Bongkok-Pattaya turuna gideceklerini, Pattaya’da
dalış yapmayı planladıklarını ve beni de aralarında görmekten memnun
olacaklarını söylediklerinde kendilerine teşekkür edip konuya ısınıp öyle
cevap vereceğimi söylemiştim. Uçak fiyatından ucuz tur bedeli, Hint
Okyanusunda dalma fikri ve Haluk-Ferda-Nazmi üçlüsü beni çabucak ikna
etmeye yetmişti. İnternetten yaptığım araştırmalarda Pattaya’nın dalış
açısından pek tercih edilen bir yer olmadığı (düşük vizibilite),
Thailand’ın en iyi dalış bölgesinin Similan ve Surin adaları (ülkenin güney
batısında, Phuket adasının kuzeyi) olduğu ortaya çıkmıştı. Bangkok-Pattaya
turunun Pattaya kısmını iptal edip (tatilide biraz uzatıp) uçakla
Phuket’e oradan da 5-6 günlük bir liveaboard ile Similan ve Surin adalarını
keşfetmek en mantıklısı göründü.. Yaptığım planın tek zorlayıcı yanı
tatili ve dönüş biletini biraz daha uzatmaktı. Nazmi ve Ferda ne yazık ki
zaman kıtlıklarından dolayı aramıza katılamadılar. Haluk Akbatur’la ben
gerekli rezervasyonları ve ayarlamaları binbir uğraştan sonra tamamladığımızı
düşündüğümüz bir anda Liveaboard Dalış Firmasının (South East Asia
Liveaboards) teknelerinden birinin arıza yaptığını, o nedenle Similan
turunun iptal olduğunu ama arzu edersek Burma’nın (Myanmar) batısında
bulunan Mergui Takım adalarına yapılacak olan 7 günlük dalış turuna katılabileceğizi
öğrenmiş bulunduk.
Gene internetten yaptığım bir araştırma sonucu Burma dalışlarının
Similan’a göre daha iyi olduğunu, çok az teknenin Mergui’de dalış yaptırması
nedeniyle el değmemiş sağlıklı mercan resiflerine sahip olduğunu, pelagic
balıkları (manta, köpekbalığı, tuna, balina köpekbalığı v.s.) görme
ihtimalinin daha yüksek olduğunu öğrenmiş bulunup anında Burma Liveaboard
turuna rezervasyonumuzu yaptırdık .
4
günlük eğlenceli Bangkok gezimizden sonra uçağa binip Phuket adasına
oradan da minibüsle Thailand-Burma sınırına gelince gerçek uzakdoğu yüzünü
göstermeye başlamıştı adeta.. Bangkok ve Phuket’e göre çok farklı bir
ortam, insanlar ve mistik bir hava gözümüze çarptı. İnce uzun nehir kayıklarıyla
30 dakika süren çok fotojenik bir yolculukla sınırı belirleyen nehri geçip
teknemiz Wanderlust’a sonunda yerleştik. Wanderlust yaklaşık 14 metre
boyunda bir trimaran. Bu sevimli tekne biz dahil 7 dalgıç, bir ingiliz
divemaster, bir avustralyalı kaptan, bir Burma hükümeti görevlisi, bir
Burmalı yardımcı ve bir Taylandlı ahçı olmak üzere toplam 12 kişiye bir
hafta boyunca evsahipliği yaptı. Burma askeri cunta ile yönetildiği için
turizme şüphe ile bakan bir hükümeti var. Bundan dolayı Burma’da dalış
yapabilmek için
özel izin alıp, teknede Burma hükümet görevlisi bulundurmak gerektiğinden
çok az dalış teknesi çalışabiliyor. Biz bir hafta boyunca başka hiçbir
dalış teknesini görmedik. Bu gezi boyunca kuzeye doğru Mergui takımadalarına
yaptığımız bir haftalık yolculukta katettiğimiz mesafe yaklaşık 400
deniz milini buldu. (Türkiye’de bazı liveaboard dalış teknelerinin bir
haftada ancak 50 - 60 deniz milini katettiğini ve dalışların pek çoğunu günlük
dalış tekneleriyle beraber yaptığınızı düşününce aklımıza bindiği
dalı kesen Nasrettin Hoca geliyor.. Bugün Bodrum ve Marmaris’teki bazı dalış
okulları sinek avlarken uçaklar dolusu türk dalgıcın Bodrum büyük reefe
dalmaktan gına getirerek yurtdışına gitmesindeki sebeplerden biri de bu yakıt
tasarrufu (!) olsa gerek diye düşünüyoruz. )
Günde 3 dalış ve günaşırı gece dalışı, ayrıca da katedilmesi
gereken uzun mesafeleri yapabilmemiz için çok sıkı ve disiplinli bir program
uygulamamız gerekti. İlk dalış sabah 7:00’da gerçekleşiyordu. Fotoğrafçı
için ışığın çok az olduğu bu saatler diğer dalgıçlar için idealdi
(balıkların
avlandığı zamanlar). İkinci dalış öğlen, üçüncü dalış ise 16:00
17:00 gibi gerçekleşiyordu. Üçüncü dalışta da ışık oldukça az
geliyordu. Burma’nın dalış sezonu Kasım-Nisan ayları arasında olmasına
rağmen şansımıza havalar kötü gitti. Sri Lanka açıklarındaki bir
siklonun yorgun ve kaba dalgaları bizi seyir esnasında epey yordu ve sualtında
da yeniçeri usulü dalış yapmamıza neden oldu. Nedenini anlayamadığımız
bir soğuk su kütlesi ve neticesinde plankton patlaması su altındaki görüşü
10 metreye kadar düşürmüştü. Düşük vizibilite, üç dalıştan ikisinin
az ışıkta gerçekleşmesi, dördüncü dalıştan sonra housingimin arızaya
geçerek beni yedek makinam Nikonosa mahkum etmesi ve üstüne üstlük bana
sualtında (geniş açılar için) poz vermeye kimseyi kandıramamam (!) fotoğraf
açısından beni epey zorladı. Yediğim bir yemekten zehirlenerek hastalanmam
ve 4 dalış kaçırmam (kaçırdığım dalışlarda da manta ve deniz yılanı
görülmesi) olayın tuzu biberi oldu.. Buradan çıkarılacak dersler:
Tayland’da yemek yemeyin! (şaka şaka) Mutlaka antibiyotik götürün yanınızda..
Benim yanımda olmasaydı okyanusun ortasında o ateşim nasıl düşerdi acaba?
İlaç kutunuzun tam teşekküllü olmasında büyük fayda var liveaboardlarda..
Ayrıca da fotoğraf çekiyorsanız mutlaka yedek makinanız ve flaşınız
olsun. Benim bir housing ve bir de flaşım 4 dalış sonra arızaya geçti. İki
makina üç flaş geziye çıktığım için fotoğraf çekmeye devam edebildim.
Türkiye’deki dalışlarda gayet sağlıklı çalışan makinalar yurtdışında
denizin ortasına çıkınca kaprisleniyorlar.. Bütün fotoğrafçı arkadaşlarımın
çoğunun bu konuda başları ağrımıştır.
Burma’daki dalış noktaları arasında üçü çok meşhur. İlki
Burma Banks, kıyıdan oldukça açıkta olan bu sığlıklarda balina köpekbalığı,
gray reef köpekbalığı, bull, mako, silvertip vb. köpekbalıklarını görmek
mümkün.
Hava koşulları kötü olduğu için ne yazık ki Burma Banks’e
gidemedik. Diğer dalış noktası ise Black Rock.. Burası da kıyıdan oldukça
uzakta olan ufacık bir kaya kütlesi.. Sabah 6:00’da vardığımız Black
Rock’ta bizi üzerimizde uçan deniz kartalı karşılıyor, pençelerinde
tahminen bir deniz yılanı var. Gördüğümüz manzaradan etkilenerek dalışa
hazırlanıyoruz. Akıntı ve dalgalar oldukça kuvvetli. Suya girmemizle hızla
dibe doğru inmemiz bir oluyor. Dalış sonrası diğer dalgıçlardan öğrendiğime
göre ben dibe doğru inerken arkamdan bir leopar köpekbalığı (zararsız)
dibime kadar sokulup beni inceliyor. Ben flaşların açısı ve ayarlarıyla uğraştığım
için görmüyorum. Suyun altında adeta bir katliam var. Büyük balık küçüğü
yer misali korkunç bir yaşam mücadelesi var. Etrafımız irili ufaklı kaçışan,
kovalayan binbir çeşit balıklarla çevrili. Üçüncü meşhur dalış bölgesi
ise “In Through the Out Door” denilen ve içinden sualtı tüneli ile geçilen
bir ada. 40 metre uzunluktaki bu tünel adanın öbür tarafında anfitiyatro
gibi bir alana açılıyor. Adanın kadrolu köpekbalıkları (gray reef köpekbalıkları)
bu tünelden son sürat geçerek tünelin içindeki ve çıkıştaki balıklara
ani saldırılarda bulunuyor. Balıklar uzaktan köpekbalığını göremedikleri
için gafil avlanıyor. Avlanan köpekbalığının çevikliği, hızı ve
zerafeti oldukça büyüleyici..
Bu
arada fotoğraf çekeyim derken bende gafil avlanıyordum neredeyse. Küçük
bir tünelin içinde karanlıkta nefesimi tutmuş bir şekilde balıkları
beklerken anfitiyatro denilen yerde diğer dagıçlardan ürken bir köpekbalığı
benim içinde bulunduğum dar tünelden (beni içerde göremediğinden dolayı)
tam gaz geçmeye kalktı. Kaçacak yerim olmadığı için tek defansım yerimi
belli etmek olabilirdi. Bunu da üzerime son hız gelen köpekbalığının fotoğrafını
çekerek yapabildim. Gözüne 2x100 watt flaşı yiyen köpekbalığı nasıl
yaptığını anlayamadığım bir hareketle hızla 180 derece dönerek uzaklaştı.
(300 kg’luk bir balığın saatte 20-30 km hızla bir dalgıca çarpması
ilginç bir tecrübe olabilirdi aslında , üstelik bu balık bir gray reef köpekbalığı
ise..)
“In
Through the Out Door” dalış noktasında yaptığımız dalışlardan son
derece memnun kaldık. Burada yaşadığımız ilginç bir olayı herhalde ömür
boyu unutmak mümkün değil. Biz aşağıda nurse köpekbalıklarıyla uğraşırken
yukarıda 5 metrelik küçük (!) bir balina köpekbalığı Wanderlust’la
oynaşıyormuş. 15-20 dakika boyunca zaman zaman teknenin yanına gelerek sırtını
kaşımış. Tam biz zodiac botla tekneye geldiğimiz anda ürkerek uzaklaşmış.
Ara ara bulamadık bir daha. Şans işte. İki tane remorasını teknenin yanında
unutmuş. Zavallılar bizimle beraber onlarda etrafa bakınıp durdular ama
nafile.. Beni sıska bulmuş olacaklar ki bana da yapışmadılar.
Dalış
turumuzdaki gerçek tehlike köpekbalıkları değildi elbette. Asıl tehlike
Taylandlı kaçak balıkçılardı. Yasal olmayan yöntemlerle Tayland kıyılarındaki
balıkları tüketen Taylandlı balıkçılar balık stoklarının çok zengin
olduğu Mergui takımadalarına dadanmış durumda. Burma sahil güvenliği ile
aralarında sık sık çatışmalar çıkıyormuş. Aslında Burma Sahil Güvenlik
dediğinizde Taylandlı balıkçılardan ele geçirilmiş ağaç kanolar. Kim
sahil güvenlik kim kaçak balıkçı belli olmuyor. Wanderlust genelde
gecelemek için akşamüstü koylara girmeye dikkat ediyor. Ancak geceye kalınırsa
teknenin heryeri aydınlatılıyor ki kaçak balıkçı varsa paniğe kapılıp
bizi sahil güvenlik sanarak kalaşnikoflarla ateşe başlamasın.
Dalış
aralarında uğradığımız adalardan ikisi bizi oldukça etkiledi.. İlki su
ikmali yapmak için uğradığımız içinde şelale olan orta boy bir adaydı.
Arkada yağmur ormanı ve ormandan gelen çeşitli seslere karışan şelalenin
sesi ve manzara büyüleyiciydi. Uğradığımız ikinci ada da ise yaklaşık 5
km uzunluğunda çok ince ve beyaz mercan kumuna sahip olan muhteşem güzellikte
bir kumsal ve arkasında çok sık bir yağmur ormanı vardı. Etrafta uçuşan
rengarenk kuşlar, deniz kartalları, ıssızlık ve muhteşem bir güzelliğin
içinde kalan ruhumuzu demir alan teknemize geri gelmeye çok zor ikna edebildik.
Burma’nın el değmemişliği, doğal güzelliği, turizmden nasibini almamış olması, insanının çektiği sefalete rağmen sergilediği misafirperverlik ve güler yüz bizi oldukça etkiledi. Bir hafta boyunca hiçbir dalış teknesi görmemek, ıssızlığın ortasında fıkır fıkır balık kaynayan sağlıklı mercan resiflerine günde yaklaşık 3-4 saat boyunca dalmak bize iyi geldi.. Wanderlust’ın ekibi mükemmel bir dalış ve yaşam ortamı yaratmak için ellerinden geleni yaptılar. Ekipman kuşanırken ve sudan çıkarken yapılan yardımlar dalışın zahmetini ve yükünü minimuma indiriyor. Güleryüzlü divemaster Paul ve Avustralyalı kaptan Hamish oldukça arkadaş canlısı ve kibar insanlar. Özetle South East Asia Liveaboard firması Burma’ya giren ilk dalış firması. İngilizler tarafından yönetiliyor ve kaliteli bir dalış tatili geçirmeniz için ellerinden geleni yapıyorlar.
Nasıl Gidilir ? :
Pek çok havayolu firmasının Bangkok’a seferleri var. Benim tavsiyem ucuz turlardan birine katılmanız. Uçak parasından ucuza bir haftalık 4 yıldız otelde oda kahvaltı dahil turlar var. Tek dezavantaj uçuşun aktarmalı ve dolayısıyla biraz zahmetli olması. Bayram ve sömestr tatillerinde fiyatlar biraz şişiyor ama diğer zamanlarda oldukça ucuza turlar çıkabiliyor gazetelerde. Biz 575 $’a gidiş dönüş uçak, 1 hafta 4 yıldız otelde oda-kahvaltı dahil bir tura katıldık. Turu yarısından terkederek Phuket’e uçtuk.
Nasıl Dalınır ? :
Dalış ekipmanınızı yanınızda getirmeniz tavsiye olunur zira malzeme kiraları heryerde olduğu gibi buralarda da pahalı. Tropik sularda dalış yapıldığı için trilaminat-lycra dalış elbisesi yeterli gelebilir. Zaman zaman Hint Okyanusundan soğuk su akıntısı gelebiliyor (23-24 derece), bu ihtimale karşı yanınıza 3 mm. neopren dalış elbisesi almanızda da fayda var. Dalış arkadaşım Haluk zaman zaman lycrasıyla üşüdü. Burma dalışları açık denizde yapılan zorlu dalışlar. 3 metreye varan gelgit nedeniyle zaman zaman akıntı ve dalga hareketi oldukça kuvvetli olabiliyor. Dalış sonrası sizi rahatça görebilmeleri için sosis denilen kırmızı ince uzun şamadıralardan veriyorlar. Onsuz görülebilmenin pek imkanı yok. Tavsiyem kendi şamandıranızı yanınıza alın, ufak bir el feneri bulundurun ve ayrıca da B.C.’nizin inflator’ına takılan sirenlerden edinin. Açık deniz dalışlarında yaşanan ölümlerden çoğu akıntıyla sürüklenip kaybolmalardan meydana geliyor. Kaba dalgalı bir denizde belirli bir mesafeden sonra insan kafasını görmek neredeyse imkansız.
Zorlu bir liveaboard turunda size eşlik edecek olan dalış arkadaşınızı iyi seçin: Daracık bir kamarayı paylaşacağınız, bir hafta devamlı burun buruna olacağınız, dalış sırasında zaman zaman birbirinize canınızı emanet edeceğiniz dalış arkadaşınızın seçiminin ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Ben bu gezide oldukça şanslıydım ; sevgili dalış arkadaşım Haluk Akbatur olmasaydı Burma maceram bu kadar eğlenceli ve keyifli geçer miydi bilemiyorum?
Ne Zaman Dalınır ? :
Tayland
ve Burma için en ideal dalış mevsimi Kasım – Nisan arası. Bazen bir ay
erken veya bir ay geç başlayıp bitebiliyor. Kasım ve Nisan ayları biraz
riskli.. Mantaların ve Balina Köpekbalıklarının en çok görüldüğü ay
Şubat. Nisan – Kasım ayları arası güney-batı muson rüzgarları yağmur
yüklü bulutlarla beraber okyanustan oldukça kaba dalgalar da getirebiliyor.
Nerede
ve Kimlerle Dalınır ?
Burma’da yerleşik bir dalış okulu yok. Liveaboard tekneler özel izinle Tayland’dan çıkıyor. Phuket Taylandın dalış başkenti. (Pattaya’da dalışı çok düşük olan vizibilite nedeniyle pek tavsiye etmiyorum) Civarda günübirlik turlarla gidip dalış yapabileceğiniz pek çok ada mevcut. Ayrıca Phuket çıkışlı Similan ve Surin adalarına giden 3-4-5-6 günlük pek çok liveaboard tekne var. Burma’ya liveaboard dalış turu da Phuket merkezli dalış firmaları tarafından organize ediliyor. Bu arada son derece dikkatli olmak lazım. Pek çok batakçı dalış firması da mevcut. Ben ancak denemiş olmduğum ve en eski ve en güvenilir firmalardan olan South East Asia Liveaboards firması tavsiye edebileceğim. Günübirlik turları, Similan-Surin Turları, Burma Liveaboard dalış turları, Deniz kanosu ve dalış kombinasyonlu macera turları, Tayland-Burma sezonu kapandığında da Endonezya Liveaboard dalış turları var. İnternet adresi ve telefon numaraları:
tel
: 00 66 76 340 406
fax:
00 66 76 340 586
Mr.
Graham Frost
Mr.
Adam Frost